Pinokyo’nun Geri Dönüşü- Katlanabilir Elektrikli Bisikletler
Hiç unutmam. İlkokul yaşlarındaydım. Akşamleyin babam eve geldiğinde, herkesi aşağı çağırmıştı. Kardeşlerimle aşağı indiğimizde bizleri muhteşem bir sürpriz bekliyordu. Babam bize kırmızı Pinokyo bisiklet almıştı. Üstelik bu bisiklet sıradan bir bisiklet değildi. Katlanan bir bisikletti.
Kardeşlerim bisiklet sürmeyi öğrendi, bense halen bisiklet sürebilmek için çok küçüktüm. Ancak yine de heyecanla bisikleti süren kardeşlerimi izlerdim ve bisikleti sürebileceğim gelecekteki günleri düşlerdim. Kırmızı pinokyo bisiklet maceramız bir şokla son bulmuştu. Apartmanımıza giren hırsızlar, bisikleti çalmışlardı. O günden bugüne hiç pinokyo bisiklet görmedim. Yıllar yılları kovaladı. 2020’lere merdiven dayadığımız bugünlerde tüm çalınan pinokyo bisikletlerin ahı mı tutmuştur nedir, katlanan bisikletler gerek elektrikli modelleriyle gerekse düz modelleri ile piyasalara geri dönüş yaptı.
Olayın nostaljik yönü bir tarafa bırakılacak olursa, özellikle Avrupa’da son yıllarda alternatif ulaşım araçları son derece popülerlik kazandı. Özellikle kalabalık ailelerin oranının düşük olduğu Kuzey Avrupa ülkelerinde bisikletler o kadar yayıldı ki, sık sık haberlerde, işe bisikletle giden politikacı, devlet başkanı, şirket CEO’su haberleri birbirini kovalar oldu. Hatta sadece bisikletler değil, Lizbon gibi bazı Avrupa başkentlerinde elektrikli scooterların turistik kullanımın yanı sıra kısa mesafe şehir içi ulaşımda kullanımları yaygınlaşmıştır.
Ülkemizde de bu trendi kovalayan idealist belediyeler var. Coğrafi koşullardın da bisiklet kullanımına elverişli olduğu Konya şehrinde belediyenin bisiklet kullanımını artırmaya yönelik önemli teşvikleri bulunmaktadır. Kent merkezinde azımsanmayacak uzunluklarda bisiklet yolları yapılmıştır. Pratikte maalesef bu bisiklet yolları zaman zaman park halindeki araçlar tarafından işgal edilmektedir ancak yine de çevre dostu bisikletlerin sayısı arttıkça bisikletlilere duyarlı şoförlerin sayısı da artmaktadır. Bisiklet yollarına ilaveten kentte belediyeye ait kiralanabilir bisikletler bulunmaktadır. Her ne kadar uzun uğraşlarıma rağmen kiralamayı başaramasam da, kentte sürekli yaşayanların bu bisikletleri kullandıkları görülmektedir.
Elbette ülkemizdeki birçok şehir Konya gibi düzlük değildir. Bisiklet sürmek yokuşlar ve rampalar söz konusu olduğunda spordan çok çileye dönüşmektedir. Özellikle düzenli spor yapılmayan ülkemizde, artık kaslarımız yokuşlu yollarda bisiklet pedallamaya yetmemektedir. İşte bu ihtiyacı karşılamak için son yıllarda yerli ve yabancı firmalar tarafından elektrikli bisikletler üretilmeye başlanmıştır. Bu bisikletlerden özellikle de kent kullanıcıları için katlanabilir olan modeller ön plana çıkmaktadır. Bu bisikletlerle otobüse, metroya ve trene binmek mümkündür. Özellikle ülkemizde kullanımı yaygın olan YHT hızlı trenlere katlanabilir bisikletlerle binilmeye izin verilmektedir.
İstanbul gibi çok yokuşlu ve trafiğin çile olduğu şehirlerde bu bisikletler size oldukça pratik bir yaşam tarzını sunmaktadırlar.
Son yıllarda Xaomi gibi küresel firmalar da bu alanda AR-GE projelerine yatırım yapmaya başlamışlardır. Ve bu bisikletlerin tek çıkış menzilleri günden güne artmaktadır. Şu anda ülkemizde satılan belirli başlı marka ve modellerde ortalama 40km menzil sunulmaktadır.
Ben de modaya uyarak bu bisikletlerden Goccia City Zero isimli modeli edinerek denemeye başladım. Bisikletle ilgili ilk izlenimlerimi saymaya başlamadan önce şunu belirtmem lazım. İş yerim ile evim arası 7,5 km. Bisikleti aldıktan sonra iş yerine ulaşma sürem arabaya göre kısaldı. (Varış sürem hiç trafik olmayan bir günde arabayla gelebildiğim minimum süreye eşit.)Trafik stresi yaşamıyorum. Bisiklet sürülebilen yaz ayları baz alındığında yapacağım benzin masrafı tasarrufu zaten bisikletin bedelini amörti ediyor. Sadece böyle pragmatik bir çerçeveden bakıldığında dahi bu bisikletleri kullanmanın ne kadar avantajlı olduğu görülmektedir. Her gün işe gidip gelirken olmasa bile, özellikle park yeri sıkıntısı yaşanan kent merkezlerine yaptığımız gezintilerde bu bisikletler bize büyük kolaylık sağlamaktadır.
Bisikletin tam şarjını tüketerek yaptığım bir seyahati aydınlatıcı olması açısından paylaşıyorum. 22 km yol gittim. 450m yokuş çıkmışım ve inmişim. Sürüş sürem 45dk. Eve döndüğümde bisiklette hale tek diş şarj gösterse de artık motor güçten düşmeye başlamıştı.
Avantajlar
- Ankara’nın yokuşları için gayet yeterli güce sahip. Sizi terletmeden şehir içinde her yere ulaştırabiliyor.(Denediğim dik yokuşlar: Ayrancı yokuşu, Cevizlidere caddesi yokuşları)
- Çabuk katlanabiliyor. Katlandıktan sonra ayakta durabiliyor.
- Katlandıktan sonra da tek teker üstünde yürütülebiliyor.
- Hızlı şarj süresi(4 Saatte şarj oluyor.)
- Katlanmış hali araç bagajına sığabiliyor. Acil durum olduğunda, toplu ulaşımla yolunuza devam edebilirsiniz.
- Bisikletin son hızı 25km/h olması nedeniyle kaza riski düşüyor. Hızınızı kontrol etmenizi sağlıyor.
- 20 inch tekerleri nedeniyle manevra kabiliyeti yüksek.
- Şarjı bittikten sonra da düz yollarda çok rahat pedallanabiliyor.
- Pedal desteği de istemesi, sizi hem aşırı yormuyor, hem de tembelliğe alıştırmıyor.
- Pedala ne kadar güç verirseniz şarjınız ömrü o kadar uzuyor.
Sevmediğim yönleri
- Gaz kolu yok. Motorunun devreye girmesi için pedal atmanız şart. (Gaz kolu sonradan eklenebiliyormuş, ancak sadece gaz vererek giderseniz menzil mesafeniz düşüyormuş.)
- Frenleri disk fren değil, zayıf olduğu söylenebilir.
- Amortisörü olmadığı için yoldaki çukurlardan çok etkileniyor.(Bunun da sonradan eklenebileceğini tahmin ediyorum.)
- Bisiklet katladıktan sonra kaldırmak için biraz ağır. (22kg)
- Şarjı azaldığı zaman motor gücünde de zayıflama oluyor.
- Motor gücünü ayarlandığı kolun hassasiyeti çok iyi değil, bu nedenle aniden motor gücünü düşürmek gerektiğinde, seri tepki vermiyor.
- Yük taşıma kapasitesi düşük. Öne sele takılabiliyor. Bir şeyler taşımak için sırt çantası vaz geçilmeziniz olmak durumunda.
- En büyük vitesinde bile pedal çok hızlı dönüyor. Tekerleri küçük olduğu için en yüksek vitesi ile de gitseniz çok hız yapamıyorsunuz.
Bir yerden bir yere kendimizi taşırken, özellikle de tek kişiysek kendimizle birlikte 1,5 tonluk, devasa bir kabini beraberimizde taşıyor olmamız, eminim gelecekteki nesillere çok komik gelecek. Elektrikli bisikletler her geçen gün bizlere daha çok özgürlük ve daha çok konfor sunabilmektedirler. Günden güne arabaların yeryüzünü işgal ettiği metropollerde elektrikli bisikletler yeniden yaya öncelikli, daha insancıl bir dünyanın anahtarını bizlere sunabileceğine inanıyorum. Gelecekte,, fosil yakıtların da tükenmesiyle birlikte bu tür ulaşım araçlarının arabalardan daha yaygın olacağı inancındayım.
Son Yorumlar