Kuru Mezar

Can pazarında didikledim buncasını.

Renk renk ayırdım, serdim tezgahlar üstüne.

Hepsi biraz iğreti durdu, Hiçbiri oturmadı üstüme.

Seçe seçe, bunca hayatın arasından, soğuk bir ölümü layık buldum ruhuma.

Can değil ölümdü evet, yakışan bu sakin bedene.

Ölülerin yüzlerinde vakur bir ifade olur ya hani.

Gülmezler belki ama ona buna ağlamazlar da, ciddiye de almazlar.

Bir hadi bilemedin iki gün sonra indirilecek olsalar da topraktan alta, alttan alırlar hayatı ama altta da kalmazlar.

Sen niye beğenmedin ki bu vakur duruşu?

Vakit tamamdır. Gitme vaktidir.

Olsa olsa tek bir eksikten bahsedilebilir.

Konya akşamlarında esen bir meltem.

Evet evet. Belki onbeş, belki yirmi beş yıldır hafızamda bu meltemi bu an için mi sakladım yoksa?

Meltem nedir? Esmek nedir? Konya nerededir?

Yel de esti, mana da tamamlandı.

Oyalanmadır bu, oyalanma!

Hiçbir yelkovan oyalanmaz. Hiçbir hayat yarım kalmaz.

Kalsa kalsa belki bir kaç çocuk öksüz kalır.

Yahu Malikül Mülk yukarıda.

Hayat bir damla su, hatta sular içinde susuzluk

Ölüm ise zamandan mekandan sıyrılmış sonsuzluk.

Bir yarışsa bu yarışalım madem, sen misin deliliğin piri, ben mi?

Seni geçerim, ben birinci gelirim. Senin gözün dalınca yarda.

Sen dünyayı bil, ben ölümü bilirim. Benim gözüm yalnız kuru bir mezarda.

You may also like...